Zeytin Ağacı Bir piknik örtüsünün üstünde… Kuşların kalbinde… Bir çocuğun salıncak ipinde… Ressam Bob Ross’un tablolarında… Sanattan tutun da mitolojiye kadar ağaçlar hep başrolde yer almıştır.
Ağaçlardan biri var ki insanoğlunun yıllardır peşinde olduğu ölümsüzlüğün sırrını çözmüş gözüküyor. Botanik ve mitoloji dünyasında ona “ölümsüz ağaç” deniyor. Sosyal hayatta ise zeytin ağacı.
Zeytin ağacının yaşam öyküsü her canlıda olduğu gibi çekirdeğin filiz vermesiyle başlıyor. Zeytin çekirdeğinin kabuğu çok sert olduğu için direk toprağa bırakıldığında filizlenemiyor. Doğanın bu konuda da bir çözümü var. Ne mi? Karatavuk kuşu desek. Evet bu hikayenin kahramanı Karatavuk kuşu. Zeytinleri yiyen karatavuklar çekirdeği sindiremediği için dışkılarıyla tekrar toprağa bırakıyorlar. Kursaklarındaki enzimler sayesinde çekirdeğin kabuğu incelmiş oluyor. Bu sayede çekirdekler filiz verecek formlarına kavuşmuş oluyorlar.
Bin, iki bin hatta üç bin yaşında olan zeytin ağaçları olduğu söyleniyor. Uzun yıllar yaşamasının nedeni yapraklarında bulunan oleuropein maddesidir. Bu madde sayesinde zeytin ağacı hastalıklardan ve zararlılardan korunabiliyor.
Ölümsüzlüğün sırrını çözmüş bu ağacı daha yakından tanımak ister misiniz? Hemen anlatalım. Zeytin ağacı meyve veren ve meyvesi yenen Akdeniz bölgesine özgü bir ağaç türüdür. Kendiliğinden oluşan, aşılanmamış zeytine “yabani zeytin (delice)” denir. Aşılama işlemi yapılarak daha verimli hale getirilir. Tüm koşullar oluştuğunda ağaç yaklaşık 5 sene sonunda meyve verecek noktaya gelir.
Zeytin ağacının uzun yaşam sırrına bir başlık daha ekleyelim. Ağaç her türlü ortama ve iklim şartlarına adapte oluyor ve köklerini salıyor. Bu da onu uzun ömürlü yapıyor. Ama verimli bir ağacımız olsun istiyorsak kalkerli, nemli ve besin maddelerince zengin toprakları zeytinlik için seçmemiz, belirli periyotlarda sulama yapmamız önemli. Zeytin ağacı güneşi ve belirli bir oranda suyu seviyor. Hangi canlı sevmez ki?
Zeytin ağacının genetik yapısı çok güçlü. Bu sebeple budama (gençleştirme) ona çok fayda sağlar. Ağaç kendi doğal ortamında mutlu ise boyu çok fazla uzayabilir. Yüksek dalların hasat edilmesi emeği ve zahmeti artırır. Bu sebepten dolayı 10-15 metreye kadar ulaşan ağaçların boylarını 3-4 metreye kadar kısaltmalı. Sorunlar böylelikle çözülmüş olur.
Hep ağaçtan, dallarından, meyvesinden bahsettik. Biraz da zeytinin yapraklarından ve çiçeklerinden bahsedelim. Zeytin ağacının yaprakları klorofil içeriği bakımından zengindir. Her mevsim yapraklar ağaç dallarını süsler. Bahar aylarında yenilenirler. İnsan sağlığında kullanmak için yapraktan çok fazla faydalı madde alınır.
Zeytin ağacının yaprağında oleuropein maddesi bulunur. Oleuropeinin içeriğindeki; elonoik asidin, antibakteriyel, antifungal ve antiviral özellikleri, laboratuvar koşullarında kanıtlanmıştır. Bu özelliğiyle, doğal antibiyotik olduğu bilinir. Vücudun bağışıklık sisteminde, soğan ve sarımsak ile benzer etki gösterir. Koronavirüse karşı mücadelede, dünyanın bilinen en güçlü antioksidanı olan zeytin yaprağının virüsü parçaladığı da bilimsel olarak ortaya kondu. Sabah akşam 1 fincanda 1 tutam yaprağı demleyerek günde 2 kez tüketilebileceği söyleniyor. Yine de tüketmeden önce doktorunuza veya eczacınıza danışmanızı öneririz.
Çoğu zeytin ağacı kendi kendini dölleme yeteneğine sahiptir. Bir böcek bir rüzgar olmadan otogami özelliği ile kendini döller. Ancak, kendi kendini dölleyemeyen bazı zeytin ağaçları da vardır. Zeytinlikte döllenmeye yardımcı olması için esen rüzgarların yönünde yabancı zeytin ağaçları dikilir. Zeytin çiçeği ise baharın sonlarına doğru yaprakların altından, küçük beyazımsı-sarı renkli, kokulu, seyrek salkımlar halinde açar. Ortalama, yüz çiçekten, yalnızca beşi, meyve verir.